Adnan Polat’ın söyledikleri doğru. Eğer Aziz Yıldırım’ın durumuna Polat düşseydi, çoktan üyelikten atılmıştı. Belki daha da ilerisi. Mecazi anlamda dedikleri doğru, liseciler onu gömerdi. Ama bu ona özgü bir durum değil ki! Canaydın, Polat’ın çektiklerinden azını mı çekti? Hayatta gördüğüm en liseci liseliydi rahmetli. Ama hastalığının da sebebi muhtemelen çektikleriydi. Ya da bugün Ünal Aysal’ın başına gelse, arkasında kim durur? Fenerbahçe’de de durum farklı değil aslında. Yıldırım öncesi çok başkanı hayata küstürdü Fenerbahçe kongresi. Açık konuşalım taraftar böyle kenetlenmese Aziz Yıldırım’ın hayatı kolay olmazdı. Eğer Aziz Yıldırım’a bunca destek varsa sebep destekleyenlerden çok Aziz Yıldırım’dır. Adnan Polat ise son düzlükte Galatasaray’ın Aziz Yıldırımı olamamıştır. Fark aslında budur... Beşiktaş yapabilir Carvalhal’in Madrid’de neden Braga maçındaki taktik, diziliş ve stratejiyle sahaya çıkmadığını anlayamıyorum. Bu bir “neden Veli’nin yerine İsmail oynamadı?” eleştirisi değil. Galatasaray maçında İsmail oynamıştı. Ama yine olmadı. “Hücumu düşünmedi” gibi bir basitlik de değil. Çünkü 3 gol de kontrataktan geldi diyebiliriz. Bu eleştiriyi 2 evreli olarak anlayın. 1- Veli-Quaresma ikilisinin özellikle ters toplarda eksik kalacağını nasıl öngörmedi? 2- İkinci yarıda ilerideki boş adam olarak neden Quaresma’yı görevlendirmedi? Ve neden bir maçtan daha büyük bir krizin fitilini çekti? Carvalhal kazansa da kaybetse de maç maç taktik belirleyebilen bir teknik adam. Bu maçta nasıl bu kadar çok ve birbirine bağlı hata yaptığını sorgulamalı... Bu oyundan alma, sanki Carvalhal’in Quaresma tarafından büyük bir hayalkırıklığına yıpratılmasının sonucuydu. Ondan kariyerinin oyununu beklerken, en aldırmaz futbollarından biriyle karşılaştı. Başka türlü onun ilk yarıda böyle oynamasını da, oyundan alınışını da kabul etmek olanaklı değil... Yani Carvalhal’in devre arasında aldığı karar da maçın başındaki 11’de aslında duygusal kararlardı. Belki de ilk kez doğru düşünemedi. Şimdi önemli olan Perşembe günü ne yapacağı? Beşiktaş’ın bunu yapabilecek potansiyeli var. Bunun için Simao’yu defansif görevlerinden arındırmak birinci şart. Carvalhal’in elinde garanti bir santrfor yok ama Fernandes, Simao ikilisini rahat ettirmeyi başarırsa oyunu 90 dakika boyunca dengede tutabilir. Beşiktaş için çözülmesi gereken temel sorun bu. İki Portekizli’yi savunma görevlerinden azat edecek bir plan. Eğer seyirci maçın başından itibaren sahayla ilgilenirse, Atletico’nun görece genç takımını sendeletebilir. Sadece duran toplarla, kornerlerle dahi 2 gol bulabilmek mümkündür. Carvalhal’in buradaki en büyük sıkıntısı Quaresma’dan çok Ernst’in cezası olacak. Ancak tur hala mümkün. Yeter ki Simao ve Fernandes’e biraz olsun özgürlük tanınabilsin. Carvalhal’in Madrid’de neden Braga maçındaki taktik, diziliş ve stratejiyle sahaya çıkmadığını anlayamıyorum. Bu bir “neden Veli’nin yerine İsmail oynamadı?” eleştirisi değil. Galatasaray maçında İsmail oynamıştı. Ama yine olmadı. “Hücumu düşünmedi” gibi bir basitlik de değil. Çünkü 3 gol de kontrataktan geldi diyebiliriz. Bu eleştiriyi 2 evreli olarak anlayın. 1- Veli-Quaresma ikilisinin özellikle ters toplarda eksik kalacağını nasıl öngörmedi? 2- İkinci yarıda ilerideki boş adam olarak neden Quaresma’yı görevlendirmedi? Ve neden bir maçtan daha büyük bir krizin fitilini çekti? Carvalhal kazansa da kaybetse de maç maç taktik belirleyebilen bir teknik adam. Bu maçta nasıl bu kadar çok ve birbirine bağlı hata yaptığını sorgulamalı... Bu oyundan alma, sanki Carvalhal’in Quaresma tarafından büyük bir hayalkırıklığına yıpratılmasının sonucuydu. Ondan kariyerinin oyununu beklerken, en aldırmaz futbollarından biriyle karşılaştı. Başka türlü onun ilk yarıda böyle oynamasını da, oyundan alınışını da kabul etmek olanaklı değil... Yani Carvalhal’in devre arasında aldığı karar da maçın başındaki 11’de aslında duygusal kararlardı. Belki de ilk kez doğru düşünemedi. Şimdi önemli olan Perşembe günü ne yapacağı? Beşiktaş’ın bunu yapabilecek potansiyeli var. Bunun için Simao’yu defansif görevlerinden arındırmak birinci şart. Carvalhal’in elinde garanti bir santrfor yok ama Fernandes, Simao ikilisini rahat ettirmeyi başarırsa oyunu 90 dakika boyunca dengede tutabilir. Beşiktaş için çözülmesi gereken temel sorun bu. İki Portekizli’yi savunma görevlerinden azat edecek bir plan. Eğer seyirci maçın başından itibaren sahayla ilgilenirse, Atletico’nun görece genç takımını sendeletebilir. Sadece duran toplarla, kornerlerle dahi 2 gol bulabilmek mümkündür. Carvalhal’in buradaki en büyük sıkıntısı Quaresma’dan çok Ernst’in cezası olacak. Ancak tur hala mümkün. Yeter ki Simao ve Fernandes’e biraz olsun özgürlük tanınabilsin. Havutçu’dan beklenen Carvalhal’i hoca olarak hiç beğenmeseniz de insani olarak sevmemeniz mümkün değil. Özellikle tutuklu olduğu dönemde Tayfur Havutçu’ya verdiği destek, maketinin yanında fotoğraf çektirmesi, onu hep onore edişi, çıkınca görevi devredeceğini söylemesi Portekizli’ye olan sevgiyi iyice büyüttü. Şimdi bunun karşılığını vermek gerekmez mi? Carvalhal’e karşı başlayan cadı avında Tayfur Havutçu’nun da bir şeyler söylemesi şart değil mi? Bugün başkansız, şube sorumlusuz bir takım karşımızdaki. Sezonun en önemli maçına çıkıyor. Ve medyanın ağır topları sanki bu takımı Carvalhal yapmış gibi giydirdikçe giydiriyorlar. Portekizli kuşkusuz çok hata yaptı. Am bu takımı Avrupa’da buraya getiren de o. Havutçu artık bir şeyler söylemeli.
Yabancı serbest olmalı Yabancı sınırının önce 10’a çıkması sonra sınırsız olmasının öncelikli nedeni bizzat Demirören’in Beşiktaş’taki yöneticilik politikaları değil mi? 8 yıl boyunca yapılan yöneticilik dışarıdan adam getirmek değil miydi? Peki TFF başkanlığına gelir gelmez yabancı kısıtlamasına gideceğinin sinyallerini vermesini nasıl anlamak lazım? Hatalarından ders çıkarmak mı bu? Yabancı sınırlaması mevzusunun iki yönü var? 1- Ekonomik yönü 2- Yerli oyunculara verilen şans. 2- Sık tartışılır. Ama birincisi tartışılmaz. Eğer 3 yerliye inerseniz, hem yabancı oyuncunun parası artar ama önemlisi yerlininki uçar. Pasaport bir numaralı özellik olursa, bugün 1 milyon dolar eden kalburüstü yerlinin değeri 5’e çıkar. Kapalı ekonomi böyle bir şeydir ve asıl kulüpleri bu batırır... Futbol gelişim bülteni Aşağıdaki link, TFF’nin yeni çalışmalarından biri. UEFA’nın lisans kurslarında verilen derslerden, kaleci yetiştirmeye, Avcı’nın maç konuşmasından, Antrenör aile ilişkilerine kadar bir dolu dosya var. Hem antrenörler hem de futbol üzerine kafa patlatanlar için harika bir malzeme. Biraz daha detaylandığında çok daha iyi olacak ama bu hali bile herkes için faydalı bir içerik taşıyor. Tebrikler... http://www.tff.org.tr/Resources/FutbolGelisimBulteni/1/ Fanatik |