2012 FIFA Puskas Ödülü’nü Fenerbahçe’nin Slovak yıldızı Stoch kazandı. Helal... Gerçi anlık bir hadise ama futbolun patlama noktasıdır gol ve onun en iyisi Stoch’a aitse, Fenerbahçe’ye tescillenmişse ve bizim Süper Lig’imizdeyse tadına doyum olmuyor. Az buz iş değil; Stoch’un geride bıraktığı yıldızlar, Falcao ve Neymar.. Her türlü ekonomik, romantik, sportif bağlamda müthiş bir futbol fantezisi. Keyif malzemesi. Gençlerbirliği’ne attığı voleyi al, ekranda döndür dur sabaha kadar. Lakin ne mümkün! Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ağrı Dağı’nda keşif yapan Mehmetçik’in görüntüleri var... Cumhuriyet’in son yıllarında Uludere’den “kaçak” yapan gençlerin fotoğrafları var... Onbinlerin seyredip milyonların izlediği maçın görüntüleri yok. Vakti zamanında “Cuma günü atılan golü Salı öğlen gösterme iznine yüzbinlerce dolar ödemekten -haklı olarak- çekinen” kanallar satın almamışlar. Uzaktan ve hiç beklenmeyen volenin kaleyle birlikte fotoğrafı da olmayacağına göre... Ödülün neyle alındığını hatırlatamıyorlar kamuoyuna. Bu memlekette bir tuhaflık var... Aynı takımdan Meireles’in hakeme “yuvarlak” yapıp “ifrazat” saçtığı kareleri her tv kanalında yüzer kere izliyoruz, Stoch’un attığı “yılın golünü” hafızamızda kalan gölgelerden bulmaya çalışıyoruz. Futbolun marka değeri mi? Var tabi. Hem de çok büyük. Lakin futbolu “negatif kahraman” yapmışız, onu pazarlıyoruz. Futbola Hz.Ömer futbolcuya yatır Trabzonsporlu Giray Kaçar’ın “kalp sorunu” olduğu nasıl ortaya çıktı?.. Maçta göğüs stopu yapıyor, ağrılar hissediyor, ince bir muayene ve “dikkat tehlike”!.. Her işte bir hayır var... O top göğsünü zedelemeseydi, var olan hastalığını anlaşılır hale getirmeseydi, belki de Giray’ı sahada kaybedecektik ne yazık ki... Nerede yaşandı bu vaka? Hakkari Sümbülspor’da değil... Şampiyonluklar görmüş, her sezon zirveye oynayan Türkiye’nin “elit” bir kulübünde. Demek ki, en üst düzeyde bile futbolun/futbolcunun sağlığı tehlikede. Gerçi Dünya’nın her yerinde aynı dert var ama bizdeki algı farklı: “Yeteri kadar dikkat edilmiyor” . Şampiyon takımlarda oynayanlar bile ancak “şans” yardımıyla kurtuluyorsa haklılık payı olmalı. Çare? Futbola Hz. Ömer gerekiyorsa, futbolcu sağlığına yatır mı yok!.. Önce Adıyaman’daki Sıratut Camii’ nin avlusunda İzollu Baba’ya gidecekler. Sonra Abdul Gani Baba’ya. Ardından İzollu Baba’ya 7 Cuma daha. Giderken yanlarında kel köfte ile Püsküt’ü unutmayacaklar. Geçmiş olsun. Milliyet
|