Vietnam dönüşü ruhsal sorunlarda zirve yapan Amerikan askerleri ile klinik yaşamımıza dahil olan “Travma sonrası stres bozukluğu” var ya... Futbol parantezinde “tam ortasındayız” cümle alem!.. Geçtiğimiz sezon “travma”... Bu sezon, “sonrası”... Ligin yarısı, tam ortası. Acayip bozuk ayarlar. En tehlikeli noktası. Sadece sahada, kulübede, yönetimde, kulüpte değil, futbola dokunan herkeste, hepimizde. Hatta futbolun forma renkleriyle bulaştırdığı salonda, pistte, havuzda, ringde. Tabi bizde... Galatasaray ile Beşiktaş arasındaki Tekerlekli Sandalye Basketbol Süper Ligi maçı “dostluk içinde oynandı”; beş sütuna haber oluyor. Çünkü ayar bozuldu, “normal” ilginç oldu. “Anormal” vaka-ı adiye. * * * İşin kötüsü normal hale gelen anormal durumu içselleştirip, benimseyip, kabullenip, kendini ona uyarlayıp, gelecek planlarını ona göre yapanlar, “sürüp gitmesi” için çaba sarf edenler var. Onlar değişmeyecek. Onları değiştirmek gerek. Örnek, Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı. Bursaspor’un “kanlısı” Beşiktaş’ın başındaki insan Fikret Orman, elini uzatmış. “Bitsin bu saçma husumet” demiş. Cevap; “Ancak tabanda biter”. Meali... “Taraftarlarımın Beşiktaş düşmanlığı benim işime geliyor açıkçası. Evet, biraz hır gür çıkıyor ama kulüp için sinerji, enerji yaratıyor. Ortak düşman, birlik beraberlik getiriyor. Zaten istesem de bitiremem bu davayı.” O zaman?.. Sayın başkan değişecek ki, makul ve yapıcı bir lideri olsun Bursaspor’un; hiç olmazsa futbolumuzun kanayan yaralarından irice bir tanesi dikiş tutsun. * * * Tüm Bursaspor camiası karşı çıkar değil mi buna? “Başkanımız canımız”!.. İşte sana “Travma sonrası stres bozukluk sendromu”... Hem de kitlesel boyutta. Bursaspor’da var, Fenerbahçe’de yok mu? Ya Galatasaray? Trabzonspor? Liste uzar. Kaldıysa sağlam biri, söyleyin on sütuna manşet yapalım kendisini! * * * Velhasıl. Sen-ben-o, biz-siz-onlar hepimiz beş sene sonra halimize acıyıp gülüp geçeceğimiz berbat bir sürecin tam ortasındayız şu sezonun ikinci yarısı başlarken. Ne yapacağız? Mümkün mertebe kırık/çıkıkların az olması için mücadele edeceğiz. Nasıl? Temcit pilavı gibi tekrar edeceğiz sağduyuyu. Bıkmadan usanmadan kışkırtanı kınayacağız. Sen-ben-o, biz doğru durmaya çalışacağız tüm eğriliklere karşın. Becerenlerin kıymeti beş sene sonra anlaşılır ama olsun!.. Beş sene sonra bugün kılını kıpırdatmayanlar tedavülden kalkıp, sebep olanlar ve tetikçiler lanetlenirken, o durumu görmek en büyük ödüldür zor günlerin doğru adamlarına. Teşbihte hata oluyormuş Çarşamba günü yayınlanan “Kılavuzu Kütahyalı Olan” başlıklı Ters Köşe’de, “Televole” yerine “Telegol” yazmış ve “insan için basit, insanlık adına büyük” hata ile Telegol’ü hak etmediği yerlere atmışım. Cümle Şöyle: “Ekrandaki spor programları artık “telegol” düzeyine inmiş (Telegol’e ayıp olmasın, o eğlencelik niyetini açık açık ortaya koymaktaydı), futbolun maskaralığı haline gelmiştir”. Oysa yazının tamamındaki göndermelerden, başlığından anlaşılacağı gibi adres başkaydı. Telegol, günahı olanların en sonundaydı. Hata... Haklı olarak çılgına dönen Telegol’cüler de kusura bakmasın. Skorer |