Fenerbahçe’nin bedbaht “kralı” Güiza, sezon başı kontrolleri için hastaneye gitmemiş!.. Ağrıları varmış galiba. Futbolcu dediğin serçe parmağı ağrısa MR çektirir; Güiza ağrısı var diye kontrole gitmiyor. Ben size sebebini söyleyeyim. Güiza, “hocası” Daum’dan kopya çekiyor! Baktı ki, sağlık kontrollerinde yan çizen Daum milyonları götürdü, “Darısı başımıza” diyor. Şaka bir yana; Fenerbahçe’nin “skandal kapasitesi” Daum ile doldu. Güiza fazla gelir! Bir an önce sakin tarafından halledilmelidir.
Fenerbahçeliysen, kime ne ? Galatasaray’ın geçen sezon “kiraladığı” Caner’i, Fenerbahçe bonservisiyle birlikte aldı. Ve Caner açıkladı: “Ben gerçekten Fenerbahçeliyim”! İyi de kime faydası var? Taraftarı olmadığın takımda kötü, olduğun takımda iyi oynuyorsan; o başka!.. Sen Fenerbahçe’ye katkı yap yeter... Alex, Fenerbahçe’ye geldiğinde Fenerbahçeli miydi yani? Profesyonel futbolda bıktırdı bu “Gerçek Fenerliyim”, “Öz Galatasaraylıyım”, “Babadan Beşiktaşlıyım” hikayeleri. Gerçekten çok seviyorsanız, çok samimiyseniz; bir sene para almadan oynayın anlayalım.
“Uzmanlar”... Bunu da yazın ! Bilgi, araştırma ve uzmanlığa saygımız sonsuz. O yüzden Dünya Kupası ile ilgili toplara girmiyorum ben. Sıkı takip eden, içini dışını çok iyi bilen meslektaşlara bırakıyorum. Lakin, merak ettiğim her şeye yanıt bulamıyorum. Mesela, “favori takımların hayal kırıklığında, o milli takımı çalıştıran yabancı hocaların rolü nedir” gibi bir analiz. Veya “yüksek beklentilere cevap veremeyen ülkelerin başarısızlığında ulusal liglerindeki yabancı serbestliğinin payı var mıdır” gibi... Neden yapılmıyor? Bir yorumcu hem Dünya’yı bilip hem “öz kaynak” taraftarı olamaz mı? Olsa, ayıp mı? Dünya futbolunda uzmanlaşmanın yan etkileri midir futbolda gözü kara liberalizm? Kendi tezlerini çürütür diye mi korkuyorlar yoksa?
‘Memur hakem’den fayda gelmez Profesyonel hakemlik meselesini gündeme getirerek tartışılmasını sağladıkları İçin Futbol Federasyonu’nu kutlamak lazım. Herkes söyledi, sayın Özgener cesaret etti. Madem ki tartışılacak, ben de fikrimi söyleyeyim: Hakemlerimizi ikiye ayırmak lazım. Birincisi, “profesyonel olmak için” sağ kolunu verecek olanlar. İkincisi, “profesyonellik zorunluluğu varsa” mesleği bırakacak olanlar. Ne yazık ki, eğitimli, bilgili ve akıllı hakemlerimiz, çoğunlukla ikinci guruptadır ve hepsinin başarılı bir iş hayatı vardır. Kariyerlerini bırakıp 45 yaşında emekli olacakları bir işin peşinden ne kadar koşarlar 5 bin liraya, bilinmez. Dolayısıyla, Profesyonel Hakemlik müessesesinin kısa zamanda “Futbolun Kamu İktisadi Teşekkülü” haline gelmesi ve yetenekleri sıradan insanların istihdam edildiği bir yer olması kuvvetle muhtemeldir. Başarı/para orantısı olmazsa olmaz.
Milliyet |