Galatasaray’ın 4-2-3-1’i Ordu ve Eskişehir maçında büyük sorun yaşayan ekibi
rahatlattı. Özellikle son deplasmanda rakip ceza sahasına uzun şişirme toplar
dışında yaklaşmakta zorluk çeken lider için bu kez durum farklıydı. İlk yarıda
çizgiye inip içeri çevirdikleri 3 top, çok net pozisyonlara dönüştü. Bu çizgiye
inme farklılığı tabii ki Hamit ve Emre’yle zenginleşmiş orta sahanın iki yönlü
dengeli durumundan.
Ve tabii aynı zamanda savunma kanatlarının oyuna
etkisinden. Riera ve Eboue maçın başından itibaren orta sahanın bir parçası olma
konusunda hiçbir zaafiyet göstermedi. Böylece ekip aslında 2-8-0 gibi
oynayabildi. Yekta ve Selçuk savunmanın önündeki ikili gibi dursa da oyunun iki
yönünde de meseleyi çözme konusunda istekliydiler. Oyun merkezi istendiği gibi
çok öne itildi.
Bu oyunda eksik kalan Sneijder’in ‘yıldız’ performansı
oldu. Böyle bir oyunda Hollandalı’dan beklenen, Orduspor maçına benzer bir kilit
açma operasyonuydu normal olarak. Wesley bunu yapamadı.
İkinci yarıda
önce Sneijder ve Emre, 65’te de Hamit kulübeye gitti. Artık Amrabat, Umut ve
nihayet Drogba sahadaydı. Terim’in kulübedeki temsilcileri ilk planı terk etti.
Yani Galatasaray orta sahada oyuna hükmedip hücum alanını genişletmekten ziyade
direkt oyuna döndü. 3 orta saha çıktı, 2’si forvet 3 santrfor oyuna girdi. Bu
kez 2-4-4’e döndüler. Ama oyun stratejisi baştan aşağı değişti. Direkt gol
bölgesini hedefleyen erken uzun ortalarla bir akın sürekliliği yaratmayı
amaçladılar. Bunu temelde sağlasalar da ilk yarıdaki net pozisyonları
bulamadılar. Oyun doğaçlamaya döndü ve istenen çıkmadı. Kaçan penaltı sonrası
ise maçı tamamen bıraktılar. İşte asıl tehlike budur.
Hakemlik
üzerine
Özgür kolunu Drogba’nın sırtına koyuyor. Kitap penaltı
der mi? Der... Peki vermese ne dersin? Hiçbir şey... Bizim hakemler hep
tercihlerini ceza yönünde kullanıyor. Ben bu penaltıya itiraz etmem. Ama Drogba
da penaltı beklemiyor. Hatta kimse beklemiyor. Bu durum ilginç... Kırmızı kart
ise net. Bir sinirle Gökhan koluna vuruyor. Buna da itiraz yok. Ama rakibini
çeken savunmacılara hakemler erken müdahale etmeli. Bunu Gökhan da yapıyor. Bu
vuruş öncesi uyarma işi bitmeli. Bu savunmacılarda tembellik yaratıyor. Sonucu
da bu işte.
Eboue’ye yakışmıyor
Eboue neden
sürekli yerde? Neden her küçük müdahalede ölecekmiş gibi oluyor? Bir savunmacı
lig ne kadar sert olursa olsun bu kadar çok yere düşer, perişan olur mu? Başta
Eboue’nin golde faule maruz kalıp kalmadığını görmedim ve bu şekilde de yazdım.
Ama sonra TV’den pozisyonu gördüm ve inanamadım. Ayakta kalmak için hiçbir çaba
sarf etmediğini biliyordum. Ama bu kadarını tahmin edememiştim. Eboue’nin bu
tavrı hiç ama hiç yakışmıyor bu takıma!
Bu lig birinci çıkarır
şampiyon değil... Galatasaray’ın ilk yarıdaki bu oyunun sonucunda
dahi kazanamayışının anlattığı bir şey var. 50 küsur yıllık lig tarihi her sene
bir şampiyon çıkardı. Bu sene Avrupa’daki başarılı performanslara rağmen lig bir
şampiyon değil sadece bir birinci çıkaracak. Çünkü diğerleri çok kolay çare
üretiyor.
Maçın anlattığı
Ligde daha önce onlarca
kez yaşadığımız üzere Galatasaray sisteminden bağımsız bir transfer
politikasının krizini yaşıyor. Şansları sağlam bir rakiplerinin olmayışı.
Yaptıkları bir ara transfer hamlesi değil, bir sezon başı transferiydi. Dün maçı
kazanmak için belirgin şanslar kazandılar ama maçın bütünü başka bir şey
anlatıyor. Bu hemen çözülmesi gereken bir kriz. Ve bunu yapan Terim değil,
yönetim...
Zemin tedirginliği 43’te Emre’nin harika
ara pasına Riera’nın kale önüne şiddet ve ivedilikle kestiği topun Burak’ın
ayaklarının arasından kaçısı Hamitvari bir talihsizlik. Ya da korkunç zeminin
bozduğu ayarın tutmayışı. Bu pozisyonda zemin sorun olmayabilir. Ama zeminin
dengesizliğinden kaynaklanan belirsizlik herkesin kolayca otomatik olarak
yapabileceklerine bile etki ediyor. Garip bir tedirginlik yaratıyor bu yeni
zemin. Zira işte kaçan penaltı... Gerçek şu: Altında Ferrari de olsa Lada da
aslında gerçekten ihtiyacın olan asfalttır. Bu zemin çok can
yakacak...
Hamit ve direk
Hamit’in direkten dönen
6. topu, notlarım beni yanıltmıyorsa. Bu az rastlanır bir durum ve bu kez bir
maçta iki kez... Az farkla kaçırdıkları da var. Biraz şansın yardımıyla maaşını
en çok hak eden adam olarak yazılabilirdi Galatasaray bakiyesine. Ancak ne
olursa olsun direkten dönen topu sonrasında kopan alkış kıyamet şu demek: Tamam
kardeşim! Enteresan bir talihsizlik var başında. Talihsizliğin
talihsizliğimizdir. Kabul ettik. Hamit sezonun kahramanı olabilirdi. Mağduru
oldu. Ve herkes bunu kabul etti.
Umut 0-0’da
lazım
Umut’un ön alan presi oyun dengedeyken değerli. Rakip daha
istediğini almadan, savunmaya yerleşmeden ev sahibinin avantajını pekiştiriyor
baskısı. Rakip savunmaya yerleşmiş ve top sendeyken Umut dezavantaj dahi
olabilir. Umut özeldir ama sadece rakip hücum niyetindeyse... Fanatik |