Kurumuş kan lekeli uçuk mavi kumaşlarla sarmalanmış “görünmez adam” kıyafetindeki cerrahın mesajı, maskesini çıkardığında yarı yarıya anlaşılır, ama hasta yakınları için kelimeler esastır. “Poker face” gibi ifadesiz bir surattan da “Kurtardık”, “İyileşecek”, “Tehlikeyi atlattı” cümlesi çıkabilir. Ümitle bakarlar doktorun dudaklarına. Sabırsızlıkla. Adeta yalvararak! En kötü haber nedir biliyor musunuz? “Tanrı’dan ümit kesilmez”! * * * Tıp bitmiştir, iş mucizeye kalmıştır. Hasta, artık Karacahmet’in bekleme salonundadır. Tıpkı Futbol Milli Takımımız gibi: Hoca bile aynı... “Görünmez adam” sanki. Takım gol yiyor, o kulübeye giriyor. Hayati operasyonun son yirmi dakikası herkes Azrail’e çalışıyor. Sonra? “Tanrı’dan ümit kesilmez”. Şimdi ağlamak boş. Doktorun üzerine saldırmak da lümpenlik. Kös kös evin yolunu tutmak var seçeneklerin ilk sırasında. * * * İyi de... Bu halt da böyle yenmez! Nerede bize verdiğin sözler Dr. Avcı? “Rahmetli adayının” taşına “genç” mi yazalım, “tecrübeli” mi? “Ekol”müydü, “ne olduğu belli değil” mi? Yoksa “yazık olduğu” anlaşılsın diye “Süleyman efendi” mi? Ortada hiç yoluna giden turp gibi bir canlı varsa; faili Macaristan mı, sen mi, takım mı? * * * En kestirme yoldan “anestezi uzmanı” Arda anlattı vakayı; “Beceriksizdik. Halkımızdan özür dileriz”. Peki... Cenazeye de bekleriz. Zaten bundan sonrası kolay! İstersen “ana okulundan” başla Milli Takım yapmaya. Kimse karışmaz... Çünkü karışacak sevdalı da kalmayacak Milli Takım’a. * * * Bu trajik olayda benim hoşuma giden tek şey var: Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in tutumu... Soylu ve sorumlu bir başhekim doktoruna nasıl sahip çıkarsa, o da Abdullah Avcı’ya öyle destek verdi. “Her olumsuzlukta teknik direktör değiştirilmez” dedi. Kovamıyor. Gönlü elvermiyor. Kıyamıyor. Bayıldım. Kendimi güvende hissettim. Sonuç olarak benim de patronum kendisi. skorer |