Gittiler değil mi?.. Olimpiyat denetleme kurulundan kimse kalmadıysa biz bize konuşalım artık. Öncelikle, Atilla (Gökçe) ağabeyin köşesinde okuyunca tüylerimizi diken diken eden, lakin vatan/millet sevdasına topa girmediğimiz, yutkunup beklediğimiz “küslük” hadisesi... Türkiye Milli Paralimpik komitesi başkanı Yavuz Kocaömer İle Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi başkanı Uğur Erdener yan yana gelemeyecek haldeler(miş). Sayın Bakan araya girmiş de bölük pörçük çıkmamışız denetlemeye gelen IOC üyelerinin önüne. Helal olsun. Olimpiyatın en tepesindeki insanlar, “Alın, size emanet sporları ihya edin ve bu ülkeye olimpiyatı getirmek için çalışın” dediğiniz kişiler, birbirine giriyor. “Özür dile”... “Git işine”! Kartvizitleri de “Türkiye” ve “Milli” kelimeleriyle başlıyor. Önce onların hepimizden özür dilemesi gerekiyor aslında. Kim haklı, kim haksız ilgilendirmez bizi. Kavganın işi engellemesi, o koltukların varlık nedenine aykırıdır. Hele takıntı haline gelmesi... Bu kadar kişiselleşmesi... Olimpiyat için omuz omuza duracaklarına çatışıyorlarsa ve birlikte görüntü vermeleri için Bakan talimatı gerekiyorsa; bu ülke olimpiyatı aldığında boks branşında eldivenleri onlara verelim bari. Japonya’daki mevkidaşları, birlikte ev tutmuşlar, dinlenirken, uyumadan önce birbirleriyle konuşuyorlardır “Neyi daha mükemmel hale getirebiliriz” diye muhtemelen. Bizimkiler mahkemeden uzaklaştırma kararı çıkaracak neredeyse. Akıl verilmeyecek yaş, kariyer ve birikimdeki insanlara “Hadi bakalım barışın” falan diyecek halimiz yok tabi. Çare onlarda. Onlar, hiç onaylanmayacak bu ilişkinin veya itişmenin - gereğini yapmalılar. İade-i itibar Futbol Federasyonu’nu “hakemlerin kararları ile kurulların cezalarından” ibaret varsayan bir imaj, yapıştı kaldı algılarımıza. Biraz da Milli Takım’la ilgilenir Federasyon! O da “hoca tercihi” ve “prim” ile sınırlı. Oysa başka işlevleri ve emekleri de var Federasyon’un. Bilen bilir; ben pek göz önünde olmayanlardan bir tanesini yazayım: *** Bugün olimpiyata talipsek, “olmazsa olmazlardan” engelli sporlarında aldığımız mesafe sayesinde. Peki, engelli sporlarının bir günde üvey evlatlıktan özbeöz hale gelmesini kim sağladı. Futbol Federasyonu!.. Tarih 2006. O günkü Ulusoy Federasyonu, engelli futbolunu destekleme kararı aldı ve kendi bünyesinde “Engelliler Futbol Koordinasyon Kurulunu” kurdu. Başında Ömer Gürsoy. Para da verdiler engelli federasyonlarına, ama çar çur ettirmediler; stratejiyi bu kurul çizdi. *** Bitmedi. İşte o kurul, bir ampute futbol müsabakasını 2007’deki Ankaraspor-Galatasaray açılış maçının önüne aldırdı. Hazır naklen yayın araçları maçı ekranlara yolladı ve engelliye yaklaşımın acemiliği ile gözler dolu dolu da olsa, olay patladı. İlgi-para geometrik büyüttü engelli sporlarını. *** Lakin, iş yapan bedelini öder Türkiye’de... Bir süre sonra lağvedildi o kurul. Mahmut Özgener’in son zamanları. Haybeden yüzlerce adam alınıp adam çıkarılan Federasyona masraf oluyormuş 4 kişi! “Yahu ne masrafı, milyonların doğru harcanmasını sağlayan kurulun maaşları Federasyon’un çay kahve parası kadar” dediğimizde, zamanın sorumlusu “Elektrik var, su kullanıyorlar” cevabı vermişti ister inanın ister inanmayın. *** Neyse... Zaman geçti ve Demirören Federasyonu ne yaptı biliyor misiniz? O kurula iade-i itibar... Yine aynı kurul var. Yine başında Ömer Gürsoy ve yine büyük projeler. Olimpiyat savaşı kazanılacaksa böyle meçhul kahramanlar ve minik zaferler ile kazanılır biline. Federasyon denilen olay, hakemlerin kararları ile kurulların cezalarından ibaret değil yani. skorer |