Emre Belözoğlu’nun, “Sen Galatasaraylısın, senin babanı da sevmezdim” lafına alınmaya ne kadar hakkı var?
Bence cümlenin ilk bölümü normal...
Bir taraftarın sübjektif tespitidir ve sadece yapanı bağlar.
Adam hâlâ Galatasaraylı olduğuna kanaat getirmiş Emre’nin.
Hem Galatasaraylı olmak ne ki?.. Terörist mi diyor yani?
Mesela Ultraslan’dan birine “Sen Galatasaraylısın” deseniz, koşup yanaklarınızı öper herhalde.
* * *
Hadi Fenerbahçeli olduğunu iddia edene dediğinizde, biraz canını sıksın...
Ama “hakaret” değil.
Aslında “futbol standartlarında”, “Senin babanı da sevmezdim” lafı bile hakaret sayılmaz. Futbola kıyısından köşesinden bulaşmış insanlar bile bunun yüz mislini sineye çekiyorlar zaman içinde.
Hem, kimse kimseyi sevmek zorunda değil ki. Sevmediğini söylemek ise “ifade hürriyeti”.
Olsa olsa, ne “karıştırıyorsun babasını” diye eleştirilebilir sözün müellifi, o kadar.
* * *
Peki Emre’nin tepkisi?
Tepkinin Fenerbahçe’ye etkisi?..
Bu Fenerbahçe sevgisi mi?
Fenerbahçe’de yeni ve çok riskli bir dönem başlamış... Gedikli “transfer şampiyonu” Fenerbahçe, transferde bile geri kalmış. Eski hoca, boğaz boğaza gönderilmiş. Güiza ile köşe kapmaca bir türlü bitmemiş.
Hoca sıkıntıda, takım sıkıntıda, yönetim sıkıntıda.
Zaten “normal” bir Fenerbahçe hocasının (!) üçte biri fiyata çalışan ve kendinin iki üç katı para kazanan adamlardan sorumlu olan Aykut Kocaman silkelenmedi mi bu olayla?
* * *
Şimdi başa gelelim...
Neye kızıyor Emre?
“Sen Galatasaraylısın” lafına.
Peki, tepkisiyle ne yapıyor takımına?
Bir Galatasaraylı ne yapmak isterse onu!..
İçine bombayı bırakıyor.
En korkulan bomba... “Huzursuzluk bombası”.
Emre hakikaten Galatasaraylı olsa ve Fenerbahçe’ye zarar vermek istese daha iyisini beceremez.
Demek ki, düşmanın sakini, dostun sinirlisinden daha az zarar veriyor.
* * *
Açık konuşmakta fayda var; Fenerbahçe’ye en ciddi yaraları, en iyi Fenerbahçeliler açıyor!..
Bunu ben uydurmuyorum... “Katıksız Fenerbahçeli” olduğunu iddia edenler söylüyor.
İşte size “güncel” bir örnek:
Lafa geldiğinde “Fenerbahçe’nin asıl sahibi” denilen tribünler takımın yaşadığı süreçten rahatsız... Kendilerine reva görülenlerden rahatsız. Yapılamayan transferlerden rahatsız.
Kim yazıyor bunu?
En azından iki nesildir Fenerbahçeliliğinden şüphe edilmeyen bir gazeteci. Sevgili Gürcan Bilgiç.
“Varoluş sebebi” Fenerbahçe sevgisi olan Yönetim ise soruna odaklanmak yerine gazeteciye yükleniyor.
Soruyorum şimdi; “Fenerbahçeli olmayan var mı bu kavgada?”
Hep böyle... En büyük kaosların kahramanları Fenerbahçe’nin en has adamları.
Demek ki, Fenerbahçeliyseniz her attığınız adımda “ana fikre” faydalı mı zararlı mı olduğunuzu düşüneceksiniz...
Ya da “Fenerbahçeliyim” demeyeceksiniz.
Emre gibi.

Milliyet