Aziz Yıldırım sadece bir seçim kazanmadı. Sadece Aydınlar ı yenmiş de değil... Sadece siyasetle de açıklanamaz durum. Aydınlar ekibinin tezi katılım artarsa fark kapanır ve öne geçeriz di. Tüm bu tezleri de yıktı. 9 bin 300 oyun yüzde 73 ünü almak tartışmayı bitirmektir. Kapıyı kapatmaktır. Kitabı mühürlemektir.
Geride ne kaldı? Konuşulan tek bir tez... O da taraftarın kongreden farklı düşündüğü. Ama unutulan şu ki 1 milyon üye projesini de Aziz Yıldırım üstlendi. Yani Aziz Yıldırım sadece bir seçim kazanmadı. Sadece geçmişiyle ilgili bir güvenoyu da almadı. Geleceğe de damga vurdu. Yeni görev süresinden bahsetmiyorum. Daha fazlası, daha kapsamlı bir yol haritasından, bir yönetim ideolojisinden bahsim. Aydınlar ve muhalefetin hemen her unsurunun özellikle altını çizdiği ‘tek adamlık’ göndermelerinin sonrasında alınmış bir yüzde 73 bu. Ve 1 milyon üye vaad ederek alınmış bir yüzde 73.
Şimdi Aziz Yıldırım’a düşen ilk iş olarak bu projeyi hayata geçirmek, üyeliği kolaylaştırmak. Bunu gerçekten ve hemen yaparsa işte o zaman kazandığı zafer benzersiz ve tarihi olacak. Yüzde 73’le tek adamlığını tasdik ettiren bir başkan, Türk spor tarihinin en kapsamlı demokrasi hareketine imza atacak...
‘Sen de gel Hamdi’
Mehmet Ali Aydınlar’ın seçim stratejisindeki temel yanlış tutarsızlıktı. Seçimlerde insanları ikna etmeniz gerekir. Her ne olursa olsun birine oy verecek kemik kitle dünyanın hiçbir yerinde yüzde 10’u geçmez. Geri kalanları ikna etmektir amaç. İkna etmek için de tutarlı bir mesajınızın olması gerekir. En kötü mesaj bile insanları ikna edebilir. Aydınlar’ın bu seçimde mesajı yoktu. ‘Şike vardır’la başlayıp, ‘o kupa Fenerbahçe’nin hakkıdır’la biten bir mesaj silsilesi ile insanları yakalayamazsınız, kimseyi ikna edemezsiniz.
Aziz Yıldırım yüzde 73’ü çok daha tutarlı ve net olduğu için topladı. Ona seçimi kazandıran buydu. Öte yandan seçim sonrası Hamdi Akın’a sinirle söylediği sözler bu tutarlılıktan ciddi bir sapma kuşkusuz. Eğer Yıldırım, Hamdi Akın’a, ‘Hamdi senin de tapelerin vardı. Ama biz onların hiçbirine inanmıyoruz. Mutlaka bağlamından kopuktur ve sana güveniyoruz’ deseydi o zaman başka olurdu... Buna inanmıyor olsa bile tavrı bu olsaydı yapabileceği en sağlam eleştiriyi en tutarlı yönde yapmış olurdu Yıldırım. Bu şansı kaçırdı.
Men gelirse
Şimdi en çok konuşulan, hatta kulüp yönetiminde de çokça konuşulup merakla beklenen, Yargıtay’ın kararı ve sonrasında UEFA’nın şahıslarla ilgili vereceği karar. Eğer şartlar aleyhte gelişirse ne olacak? Ne olacağını zaman gösterir. Ama önemli bir nokta atlanıyor. Kongre zaten bir taraftan bunu da oyladı pazar günü. Olası bir men kararının da tarihsel bir hata olarak kabul edileceğine, yani kabullenilmeyeceğine yönelik verilmiş bir ön karardır bu seçimin sonucu. Kongre, bilmeden, olası yeni bir sorunun kapısını açmadı. O konudaki tartışmayı bilerek önceden kapattı. Bu tavrı doğru ya da yanlış bulabilirsiniz. Bu başka bir tartışmadır. Ancak doğru ya da yanlış, bu sonucun adı dirençtir.
Banka mı? Sakın...
Bu seçim sürecinde tüm taraflardan duyulmuş yegane geçerli vaat 1 milyon üyedir. Üniversite manasız, faydasız bir proje. Okullar ender de olsa kulüp ve takım kurup ruhunu ona verebilir. Ama kulüpler okul kurmaz. Bunun maddi gelir dışında bir faydası yoktur. Kulüplerin ruhu okullara geçmez. Başka düzlemlerdir. Banka ise bombadır. Banka kurup ne yapacaksınız? Ucuz kredi mi alacaksınız? Kulübün ucuz para kaynağı olan bir bankaya en fanatik adam bile olsanız sembolik bir yatırım dışında para yatırır mısınız? Kulüp başkanıyla banka yetkilisinin arasındaki hiyerarşiyi nasıl sağlayacaksınız? Normal bir bankadan farklı olmayacaksa kulübe ne faydası var? Farklı olacaksa mevduat nasıl toplayacaksınız? Olmaz. Büyük dert açar. Yapmayın.
fanatik |