Maçın başında Emenike’nin Atiba’yı sırtına alıp Tolga’yla karşı karşıyada yaptığı vuruş sadece maçın ilk net pozisyonu değil. Bu pozisyon fazlasıyla önemli. Çünkü sadece bir adım az atsa penaltı ve kırmızı kartla takımını avantajlı pozisyona getirecek. Ama Emenike sportif açıdan övgüye değer bir karar veriyor. Hatta düşünmeden, sadece gole kilitlenerek, oyunda ve ayakta kalarak sonuna kadar gitmek istiyor. Teknik direktörü olsam kötü bir karar verdiğini düşünürüm. Ama adil oyun açısında övgüye değerdir.
Bu düşünmeden yapılan hamleler bazen bambaşka sonuçlar da veriyor tabii. Raul’un gördüğü kırmızı kart her açıdan acıklı. Rakibinin baldırına böyle acımasızca basmak neden? Tehlike bölgesinden bu kadar uzakta bu kadar düşüncesizce davranabilmek. İşte böyle kritik iki anda değişti oyunun kaderi.
Ersun Yanal değişiklik yapmadan orta sahayı Kuyt’ın da yardımıyla Alper’e emanet etti. Golü bulunca da hamleyi geciktirdi. Devreyi bekledi belki. Yokuş aşağı bu hamlesizlikle gitti.
Gökhan’ın hatası ve sonrası
Olcay’ın attığı gol Fenerbahçe’ye nasıl gol atarsınız sorusunun harika bir cevabı orta sahadan hızla ve pasla sola açılan top. Olcay topa hakim oluyor büyük bir soğukkanlılıkkla sola çekiyor. Gökhan o seviyedeki bir oyuncu için hiç yapılmayacak bir işe imza atıyor. Ayakta kalıp rakibinin karşısında dikileceğine kayıp, boşaltıyor alanı. Olmayacak bir hata ve Olcay’dan ustalık.
2-1’den sonra olan ise Fenerbahçe orta sahasının sadece Alper’e kalışı sonrası devre bitene kadar iki stoperin Olcay ve Gökhan’la kalışı sonrası Almeida’nı sürekli boşta kalışı. 2-1’den sonra hemen 4-4-1 ya da 4-3-2’ye dönüp eksik kalışı avantaja bile çevirebilirdi Yanal. Beklemesi hata oldu. Orta saha savunma arasını rakibine teslim etti. Fernandes ve Oğuzhan kendisini gösterebildi. Devre bittiğinde normal yorum, farkın artabileceği olurdu.
İkinci yarıda diriliş
Yanal ikinci yarıya Emenike dahil herkesi oyunun kaynağına baskı yapmakla görevlendirdi. Alanı Beşiktaş için dar kıldılar. Fernandes dışında oyunu açacak oyuncu bulunamadı. Fenerbahçe beraberliği bulduğu 83’e kadar pozisyon vermeden ve sürekli bularak oyunu götürdü. Burada Caner, Alper ve Kuyt’ın harika bir şekilde alan daraltışını tebrik etmek lazım. Müthiş bir presle rakibi durdurdular.
Oğuzhan bir ‘galip’ mi?
Fenerbahçe’nin bu baskı oyununda Fernandes’in yalnız kalışı, ilk yarıda çok iyi bir asist Oğuzhan’ın onu yalnız bırakışı oyuncu özelliğiyle açıklanabilir. Ancak 85’den sonra bulduğu iki gol pozisyonunda ayakta kalamayışı, soğukkanlı şutlar bulamayışı ve kritik anlardaki pasa kayıplarıyla kaptırdığı toplar bir şeyle anlatıyor. Oğuzhan bu kadro yapısı içinde vasat olamaz. Böyle bir şansı yok. Bu tip bir maçta ‘winner/galip’ oyuncu karakteri koyması lazım ortaya. Oğuzhan yeteneğiyle göz kamaştırıyor. Ama şampiyon takımın yıldızı olacaksa fazlası lazım.
Çakır’ın kararları
Raul’un pozisyonuna bahane bulunmaz. Net kırmızı kart. Necip’in ikinci sarı kartı ise karşılıklı çekmede faul dahi değil. Pektemek’in elle oynayışı tartışmasız penaltı. Tolga - Kuyt çarpışma tarzına Türkiye’de her zaman faul veriliyor. O yüzden bir şey söylenemez. Ama bu yorum genel olarak yanlış. Altı pas dışında tamamen topla ilgili iki oyuncunun yükselişi, Tolga’nın topa yetişme şansı da yok gibi görünüyor. Karara itirazım yok. Ama Türkiye’deki bu yorum genel olarak gözden geçirilmeli.
FANATİK |