Sabri yi takip etmenin başlı başına iş olduğu bir maç. Sağ önde hücum üçlüsünü tamamlarken sol öne geçti. Oradan sol beke. Dönerek oynadı. İşin enteresan olan tarafı sol bekteyken Galatasaray ın en baskın oynadığı dakikaların yaşanması. Yekta sağ öndeyken Sneijder santrfor arkasına gelip kendisini savunma markajının dışına atabildi. Yusuf’un karşı karşıyada çok net bir pozisyonu kaçırmasının ardından Semih’in altı pasa kadar bindirmesinde çıkardığı topa vuruşu, daha doğrusu kendisini kaybettirip yaptığı tek vuruş, onun imzası gibi. Onu böyle geniş alanda ve kalabalık içinde kullanırsanız mevzu başka oluyor. Dünya Kupası motivasyonu, böyle bir oyun tarzıyla Hollandalı’yı 2010 yılı performansına yaklaştırdı. Benim şahsi en iyi 11’ime de rahatlıkla girdi.
Mancini savunma sorununu Trabzonspor mantalitesinde oynayabilen takımlar karşısında çözebilmiş değil. Dün 3 kez çok tehlikeli pozisyonlarda Yusuf ve Emre, Muslera’yla karşı karşıya kaldı. Ancak hücumdaki özellikle Sneijder’i kullanma yoluda kaydedilen gelişme, farkı yarattı.
Bunda Onur’un kendi standardının oldukça altında kalmasının da rolü var. Selçuk’un şahane frikiğinde eğer baraja zıplayın talimatını verip de dinletemediyse bilemem ama o kadar sola gidişi kabul edilemez. Sneijder’in şahane vuruşunda topun ‘kuş’ manevrasını takdir etmekle birlikte o kalitede bir kalecinin yemesi de eleştirilir. İki savunması sorunlu takımdan hücumu çok daha iyi işleyen Galatasaray kazandı. Ve büyük bir ihtimalle Şampiyonlar Ligi’ne de kapağı attı. Mancini’nin dediği gibi savunmasıyla değil, hücumuyla... fanatik |