Galatasaray Avrupa Şampiyonluğu’na ulaştığı sezona yakışır bir son yaşadı, yine finalde ezeli rakibi Fenerbahçe’yi ancak bu kez adeta hezimete uğratarak geçip, 3. kez kupayı kaldırdı. Böylesine önemli bir finalde farkın 32 sayıya kadar çıkışı, Galatasaray’ın istediği her şeyi, müthiş bir sakinlikle yapışı kolay kolay rastlanılacak bir durum değildi, ama dün akşam yaşandı. Son dönemde iki takımın yönetimleri tarafından öylesine gerilmişti ortam, finalde kafa olarak daha sağlam olan takımın mutlu sona ulaşacağı ortadaydı. Fenerbahçe belki sahasındaki iki maçı taraftarlarının itici gücüyle kazanmayı başarmıştı ancak, kenara gelişlerinde McCoughrty, Matovic gibi oyuncuların coachlarının elini bile sıkmadığı takım ortamında, Galatasaraylı taraftarların hınca hınç doldurduğu salondan çıkılması kolay değildi, zaten dün de bu yaşanmadı. Müthiş bir özgüven patlaması Karşılarında ise Ekrem Memnun’un etrafında bütünleşmiş bir oyuncu topluluğu vardı. Son yılların en düşük bütçesi ile ligde normal sezonu lider tamamlamaları, kupayı kazanmaları tamam da, Avrupa’nın en büyüğü olmaları, tüm sıkıntılar içinde ayakta kalan bu takımda müthiş bir özgüven patlaması yapmıştı. Galatasaray, coacha ve içinde bulunduğun ekibe inanmanın bütün artılarını yaşadı. Işıl Alben bunu en net açıklayacak örnek belki de. Bütün finallerde, finale giden yollarda neredeyse her saniye sahada kaldı. Böylesine bir enerjinin fizikle, teknikle, çalışmayla açıklanamayacak detayları da olmalı. İşte o bence inanmaktı. Lyttle’ın serinin 5. maçındaki 15 ribauntluk enerjisi, Torrens’in bir kez daha finallerin oyuncusu olduğunu göstermesi, sahaya giren tüm isimlerin canla başla mücadele etmesi takım olarak ne kadar kararlı olduklarını gösterdi. Tabii ki ev sahibi olmak önemliydi, bu sezon bütün maçları saha avantajı olan kazandı ama dün gözlerden çıkan alevin tanımı daha başkaydı. İşte bu yüzden, rakiplerini taktik olarak da ezen Ekrem Memnun’un, oyuncularına aşıladığı inanç, daha ön plandaydı. Onu, oyuncularını ve bu takımda emeği bulunan herkesi tebrik etmeli. Seri boyunca yaşanan çirkinliklere gelince; ne yazık ki bunlar alışkanlık haline geldi. Düşünsenize Türk sporunda artık bir başkanın takımının oynayacağı finali izleme fikri bile garipsenir hale geldi. Keşke dün Aziz Yıldırım, önceki maçta Ünal Aysal takımlarının yanında olabilseydi! skorer |