Dev adamlar güzel de, dev gibi nesil ne olacak?
Dünya Basketbol Şampiyonası tam kıvama gelmişken, Milli Takım oynadıkça büyürken, televizyonlar fazla mesai yapıp salonlar adam almazken, son derece mantıklı ve bir o kadar da can sıkıcı soruyu sormalıyım!.. Can sıkıcı; çünkü "lay lay lom"a limon sıkıcı. Mantıklı; çünkü bizim gibi bir ülkenin kıt kaynaklarını zorlayarak yaptığı bu dünya çapında yatırım, dönüp vatandaşa ulaşmalı. Soru şu: Bu Dünya Şampiyonası ndan ve Milli Takım performansından “nemalanmaya” hazırlıklı mıyız? "Nema" dedikse, yıllarca ödediğiniz konut fonunu geri alıp sevindiğiniz gibi "akçeli" değil... İnsani! Bizim uşaklarla, kızanlarla, balalarla, çocuklarla ilgili. * * * Hazırlıklı mıyız?... Yoksa... Televizyondan gaza gelen ilkokul neslimiz, filizlenen basketbol iştahlarını sokak aralarındaki çember potalarda köreltip -arabalarından alıp bankalarında döviz hesabı açtıramayacaklarına göre- şampiyona sponsorlarının gofret ve çikolatalarını kemirerek mi avunacaklar yine? Yoksa... Variyetli olanların “lüküs” basketbol kurslarına servet kazandırıp, “anasının nikahı” spor markalarını tüketmesi ve ilgili, ilgisiz- saygıdeğer büyüklerimizin böbürlenmesi için mi gözümüzün önünde yapıldı bu şampiyona? Yoksa... Anadolu’ya çıktığımızda, “Beyaz Gölge” ile basketbol sevdalısı olan neslin “ortaçağ” koşullarında körelip gitmesine şahit olduğumuz gibi, “12 Dev Adam”la tarih tekerrür edince çıplak ayaklı/yırtık toplu çocuklar mı göreceğiz beton zemindeki pota altlarında. Şırnak’taki gibi kampanyalar açıp zengin yörelerden malzeme mi dileneceğiz o çocuklara? Kullanılmayan, harabeye dönen salonları pehlivan tefrikası mı yapacağız? Basketbol hocasız il müdürlükleri yerine “hocalı” olanları mı yazacağız daha kısa olduğu için? Söyleyin!.. Biz bilmiyoruz da her şey en ince ayrıntısına kadar planlandı mı yoksa? Ben bir hazırlık duymadım... Ya siz? Medya’daki basketbola bakıyorum epeydir; Hidayet, Mehmet, Ömer... Efes, Galatasaray, Fener... Abdi İpekçi’deki parkeler... Ha, bir de NBA. Federasyon’un sırtında “dünya”; nefes alacak vakti yok. Camiaya gelince, Basketbol sadece “özerk” değil aynı zamanda “özel”! Fiilen “ayrıcalıklı” insanların sporu sanki. Sorun bakalım, “baba basket oynamak istiyorum” diyen bir çocuğa kaç para ayırması lazım bir adamın? Ya da Anadolu’da “baba basketbol oynamak istiyorum” diyen oğluna/kızına kaç tokat atması lazım bir babanın? “Devletin imkanları var” ha!.. Evet... Her şehirden “şanslı” bir iki düzine çocuğa. O da, mülki ve idari amirlerle bürokratların ve emniyetçilerin çok çocukları yoksa. Gerisi, parası varsa oynar. Kuzey Denizi’nden çıkan petrolün gelirini “gelecek nesiller için” fona yatıran Norveç mi burası? Belli ki, patlama olacak basketbolda. Oluyor... Kapıda. Düne kadar kaç pota yollandı yoksul yörelere, kaç hoca tayin edildi, kaç salon yapıldı veya tamir edildi? Ben duymadım; ya siz? Peki, milyonlarca çocuğu önce “özendirmek” sonra bıktırmak ve “lanet olsun” deyip bıraktırmak kimin hakkı? Milli Takım’ın çeyrek finali, Şampiyona’nın atmosferi güzel de, bana şampiyona sonrası dramatik gözüküyor. Haklı olmaktan korkarım. |